Namaz Kitabının Metodu
Namaz | KİTABIN METODU
Kitabın konusu, sadece Hz. Peygamber (s.a.v.)’in namaz kılma şeklini açıklamak olunca, daha önce geçen sebepten dolayı belirli bir mezhebin görüşü ile sınırlı kalmayacağım açıktır. Ben burada sadece Allah Rasûlü’ne (s.a.v.) aidiyeti sabit olan hususları ele aldım. Nitekim geçmişte de[1] günümüzde de[2] muhaddislerin uygulamaları bu şekilde olmuştur. islami site
Şair ne güzel söylemiştir: [3] islami sohbet
Hadisçiler Peygamber’in ailesidirler
Kendisiyle arkadaşlık etmeseler de
Sözleriyle arkadaşlık etmektedirler
İşte bundan dolayı bu kitap, Allah’ın izniyle, hadis ve fıkıh kitaplarında dağınık olarak bulunan konuyla ilgili mezheb ihtilaflarını da birleştirecektir. Şu kadar var ki, bu kitapta bulunan hak ve hakikat, başka hiçbir kitap ve mezhepte bulunmamaktadır. Bu kitabın içeriğiyle amel eden kişi, Allah’ın izniyle, Allah’ın hidayet ettiği insanlardan olur. “Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir.”[4]
Sonra ben kendim için bu metodu, yani sahih sünnete sarılma metodunu bu kitabımda ve Allah’ın izniyle daha sonra yayımlanacak kitaplarımda uyguladığım zaman bunun bütün cemaat ve mezhepleri hoşnut etmeyeceğini biliyordum. Hatta bazılarının veya çoklarının, söz ve yazılarıyla eleştiri oklarını bana yönelteceklerini tahmin ediyordum. Fakat bunun hiç önemi yok. Çünkü ben bir şeyi daha biliyorum: Halkın tümünü memnun etmek, mümkün değildir. Ayrıca Rasûlullah’ın (s.a.v.) buyurduğu üzere, “Kim Allah’ı öfkelendirmek pahasına insanları memnun etmeye çalışırsa, Allah onu insanlara havale eder.”[5]
Aşağıdaki beyitlerin sahibine tebrikler!
Ayıplayıcının dilinden asla kurtulamam,
Bir yalçın dağın üzerindeki mağarada bile olsam.
İnsanlardan kendini kimse kurtaramaz,
Kartal kanatlarının altında dahi saklansa.
Fakat bu yolun, Allah Teâlâ’nın mü’minlere emrettiği ve peygamberlerin efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in açıkladığı en doğru yol olduğuna olan inancım bana yeter. Nitekim sahâbeden, tabiûndan ve onlardan sonrakilerden meydana gelen selef-i salihîn’in izlediği yol budur. Bugün müslümanların çoğunluğunun tâbi olduğu dört mezhebin imamı da bunlar arasındadır. Hepsi sünnete sarılmanın ve ona dönmenin, söyleyen ne kadar yüce biri olursa olsun, sünnete aykırı bütün sözlerin terk edilmesinin gerekliliği hususunda aynı görüştedirler. Çünkü Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) şanı en yüce, yolu en doğrudur. Bundan dolayı sözleri farklı olsa da, onların yoluna uydum, izlerini takip ettim ve hadise sarılma hususunda emirlerine bağlı kaldım. Benim, bu doğru metodu benimsememde ve körü körüne taklitten kaçınmamda bu emirlerin büyük tesiri olmuştur. Benden dolayı Allah onları hayırla mükâfatlandırsın.
——————————————————————————–
[1] Ebü’l-Hasenât el-Leknevî “İmamu’l-kelâm fîmâ yetealleku bi’l-kırâeti halfe’l-imâm” adlı kitabında şöyle diyor (s. 156): “Kim insafla düşünür ve aşırılıklardan uzak durarak Fıkıh ve Usûl-i Fıkıh ilimlerine bakarsa, âlimlerin ihtilaf etmiş oldukları temel ve ayrıntı meselelerin birçoğunda hadis âlimlerinin görüşlerinin daha sağlam olduğunu kesinlikle görür. Ben de ihtilaflı meselelerle karşılaştığım zaman hadis âlimlerinin görüşlerini doğruya daha yakın buluyorum. Hadis âlimleri, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in varisleri ve şeriatının gerçek muhafızları iken, onların görüşleri doğruya nasıl daha yakın olmaz?! Allah bizleri onlarla beraber haşretsin; onların sevgisi ve yolu üzere canımızı alsın.”
[2] Sübkî “el-Fetâvâ”da (1/148) şöyle diyor: “Müslümanların işlerinin en önemlisi namazdır. Her müslümanın namaza önem göstermesi, onu titizlikle yerine getirmesi ve onda devamlılık göstermesi farzdır. Namazla ilgili olarak hakkında icma olan birtakım hususlar vardır ki bunları terk etmek mümkün değildir. Bazı hususlarda vardır ki, âlimler onların vücûbu hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bu konuda doğruya ulaşmanın iki çözümü vardır: Ya elden geldiğince ihtilaftan kurtulmanın yolları araştırılmalı; veya Hz. Peygamber’in sahih sünnetini araştırıp, ona bağlı kalınmalıdır. Bu şekilde yapılarak kılınan namaz, doğru, iyi ve Allah Teâlâ’nın “Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın.” (Kehf, 110) âyetinin kapsamına girmiş olur.”
Ben diyorum ki: İkinci çözüm daha uygun; hatta onu uygulamak vaciptir. Çünkü birinci çözüm, birçok meselede pratiğinin mümkün olmamasının yanı sıra Hz. Peygamber’in (s.a.v.): “Benim namazı nasıl kıldığımı görüyorsanız, siz de öyle kılın.” [Buhârî, Ezan 18 (28), c.2, s.675, Küsuf 19 (23), c.3, s.1038; Müslim, Salat 28, 77, 86 (392, 411, 414), c.3, s.1236, 1325, 1328. Mütercim] emrinin yerine gelmesini sağlamaz. Çünkü bu durumda namazı kesinlikle Allah Rasûlü’nün namazına ters olacaktır. Bu konu üzerinde düşün.
[3] Hasan b. Muhammed en-Nesevî’nin şiirlerindendir. Hafız Ziyauddin el-Makdisî “Fadlü’l-hadîs ve ehlihi” konusunda kaleme aldığı cüz’ünde onu rivâyet etmiştir.
[4] Bakara, 213
[5] Tirmizî, Kudâî, İbn Beşran ve diğerleri rivâyet etmiştir. Hadis ve hadisin senedi hakkında “Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâvîyye”nin hadislerinin tahricini yaparken ve “es-Sahîha”da (2311) gerekli açıklamaları yaptım. Orada, bu hadisin bazıları tarafından mevkuf olarak rivâyet edilmesinin sıhhatine zarar vermediğini, İbn Hibbân’ın onu sahih kabul ettiğini belirttim.
[Tirmizî, Zühd 49 (2527), c.4, s.224. Mütercim]
https://www.islamisite.net/namaz-kitabinin-metodu/NAMAZallah rasulunun namaz kılma metodu,allah rasulunun namaz kılma şekli,namazın metodu,refleli namaz kılma şekli
Bir cevap yazın