İslamî açıdan iktisadî düşünme ve önemi

İslamî açıdan iktisadî düşünme ve önemi

1-Tanımı ve Önemi:

İktisad: “Kıt kaynakları kullanırken insanın davranışlarını ve faaliyetlerinin alacağı şekilleri incelemektir.” diye tarif edildiği gibi şu şekilde de tarif edilmiştir:
İktisad: “Kıt kaynakların insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere yönetilmesi bilmidir. Yani ihtiyaçlar ile kaynaklar/imkanlar arasında denge kurma sanatıdır.”
İktiasdî sorun; İnsnaların istek ve ihtiyaçları ile bunları karşılamaya elverişli araçlar arasındaki dengesizlikten doğmaktad

ır. Bu dengesizlik, ihtiyaçların ve araçların niteliklerinden ve yönetimindeki zaafiyetlerden ileri gelmektedir.
Bir toplumu oluşturan insanların ihtiyaçlarını ve bunları karşılamakta kullanılan araçları / kaynakları şöyle incelemk mümkündür:

2-İhtiyaçlar:

İhtiyaç; tatmin edildiğinde haz, tatmin edilmediğinde ise elem ve ızdırap veren duygudur.
İnsanların mal ve hizmetlere duydukları ihtiyaçların doğuşunda şu etkenler yön verici olmaktadır.

a- Fıtri özellikler.
– Uzvi ihtiyaçlar yani biyolojik etkenler,
– İçgüdüsel arzular.

b- İnsanın içinde yaşadığı doğal ve sosyal çevre.
Toplumsal ve kültürel etkenler: gelenekler, görenekler, alışkanlıklar, gösteriş, moda, sosyal statü v.b.

c- Hayata bakış açısı.
Zevk merkezli yada belirli bir akide / inanç merkezli olması.

Bu etkenler insanların mal ve hizmetlere karşı ihtiyaçlarının niteliğini, şiddetini ve hacmini belirlemektedir.

3-Kaynaklar / Mal ve hizmetler:

İhtiyaçları tatmin özelliğine sahip ve bu amaçla kullanılmaya hazır herşeye “kaynak” yada “mal” denir. Burada “mal” kelimesi geniş anlamda kullanılmıştır.
İhtiyaçları tatmine elverişli kaynakların tümü maddi araçlar değildir. Bazıları “insan hizmetleri” gibi gayri maddidir. Mesela; sağlık, hukuk, siyaset, eğitim, ticaret danışmanlıkları gibi,
Mal ve hizmetler ihtiyaçları tatmin özelliğine sahipseler arzu edilirler. Mal ve hizmetlerdeki ihtiyacı tatmin özelliğine de “fayda” denir. Mal ve hizmetler faydalarından dolayı elde edilmeye çalışılırlar. Onun için onlara “bedel” ödenir.

İktisadi malların / kaynakların temel özellikleri:
– Kıt, nisbî kıt olması
– Almaşık / karışık kullanım yerlerinin olması
Bu nedenle ihtiyaçlar ile kaynaklar arasında bir dengesizlik olabilmektedir. İşte bu dengesizliğin bilincinde olarak ihtiyaçlarında tercihler yapmak / öncelikler belirlemek ve kaynakları o tercihler doğrultusunda kullanmayı esas alarak düşünüp karar vermek “iktisadî düşünme” olmaktadır.

İhtiyaçlarda tercih ve öncelik tespiti neye göre belirlenmelidir?
Bu soruya en sağlıklı ve doğru cevabı Kur’an ve Sünnette bulmak mümkündür.

الاقثصاد – “iktisad” kelimesinin türemiş olduğu قصد – “Kasd” kelimesi Kur’an’da “orta, dengeli ve doğru yol” anlamında kullanılmıştır. Orta yolu izleyen, dengeli, ölçülü davranan, anlamında da المقتصد – “muktasıd” / iktisadlı kelimesi kullanılır. Şu ayetlerde olduğu gibi:

واقصد فى مشيك واغضض من صوتك
“Yürüyüşünde dengeli ol, sesini alçalt.” (Lokman: 19)

و على الله قصد الســبيل و منها جائر
“Yolun doğrusu Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır…” (Nahl: 9)

فلما نجاهم الى البر فمنهم مقتصد
“Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı muktesid / iktisadlı olurlar.” (Lokman: 32)

فمنهم ظالم لنفســه و منهم مقتصد
“Onlardan bir kısmı kendisine zulmeder. Bir kısmı da muktesiddir / iktisadlıdır.” (Fâtır: 32)

منهم أمة مقتصدة وكثير منهم ساء ما يعملون
“Onlardan bir muktesid / iktisadlı zümre vardır, fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!” (Maide: 66)

“İktisad” kelimesi terim anlamıyla Kur’an’da doğrudan geçmese de Kur’an sık sık bizleri, harcama ve tüketim konusunda iktisadlı davranmaya ve sonucu düşünmeden bilinçsizce, bilgisizce harcama yapmaktan kaçınmaya çağırır. Bu çağrıyı; savurganlıktan sakındıran, cimriliği ve israfı yasaklayan, diğer taraftan infaka ve cömertliğe teşvik eden ayetlere bütüncül bakış ile görmek mümkündür. Şöyle ki:

وءات ذاالقربى حقه والمســكين وابن الســبيل ولا تبذر تبذيرا إن المبذرين كانو إخوان الشــياطين الشــيطان لربه كفورا كان و
“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira saçıp savuranlar şeytanların ihvanıdır / kardeşleridirler / dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbisine çok nankördür.” (İsra: 26-27)

ولا تجعل يدك مغلولة الى عنقك ولا تبســطها كل البســط فتقعد ملوما محســورا
“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çekersin.” (İsra: 29)

والذين إذا انفقوا لم يســرفوا ولم يقتروا وكان بين ذلك قواما
“Onlar ki, harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik ederler. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan: 67)

Bu ayetlerde savurganlıktan sakındırılmıştır. Yani kişinin elindeki imkanlarını, kaynaklarını, potansiyellerini, ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yerinde, verimli bir şekilde kullanmayıp sadece şehvetinin yani arzularının, duygularının, zevklerinin doğrultusunda heder etmesinden sakındırılmıştır. Elbetteki bu durum o kişiyi ihtiyaçlarını karşılaması bazında zor, sıkıntılı ve hatta başkaları tarafından kınanılan bir konuma düşürür. İşte bu konuma düşmekten ancak “iktisadî düşünce” ile amel ederek kurtulunur.

Cimrilik / pintilik de bu ayetlerde ve başka ayetlerde sakındırılan hussulardandır. Cimrilik, kişinin imkanlarını, kaynaklarını, potansiyellerini ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yerinde ve yeterince kullanmamasıdır. Bu da kişiyi zor ve hatta kınanılan bir duruma sokar.

İsraf da bu ve başka birçok ayette yasaklanmıştır. İsraf eldeki imkanları, kaynakları, potansiyelleri haram alanda harcamaktır, haddi aşmaktır.

Şu halde bu ayetlerde harcamalarda “iktisadi düşünme” ile amel etmek istenmektedir.

Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in sözlerinde de bazen “iktisad” bazen “kasd” kelimesi geçmektedir. Bu iki kelime bilinen terim anlamı ile değil fakat onu da içeren çok daha genel çerçevede “iktisad” anlamında kullanılmıştır. İbadetten tutun da insanın bütün hareket ve davranışlarında ve mâli harcamalarda aşırı uçlara sapmadan, yerinde, yeterlilik ve süreklilik çizgisinde yürümesi isteniliyor ve bu yola “iktisad” deniliyor.

Nitekim Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in hadislerinde ibadetler dahil işlerde acelecilik ve ardı gelmeyen çokluk yerine yerindelik, yeterlilik ve devamlılık / süreklilik istenmektedir. İmam Buhari, bu konudaki hadislerini toplayan başlığa باب القصد والمداومة على العمل “iktisad ve amelde devamlılık” adını vermiştir. Bu başlıkta geçen “iktisad”; aşırı uca sapmadan orta yolun izlenmesidir; dengeli davranıştır. Zira Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem’in dünyayı bir tarafa bırakırcasına kendisini ibadete veren insanların bu tavırlarını hiç hoş karşılamamıştır. Bazı insanalrın böylesi bir tavır içine girmesi nedeniyle yaptığı bir konuşmasında:

عَلَيْكُمُ الْقَصْدَ “(Ey insanlar) size iktisad gerek” diyor ve işin önemine binaen bunu üç kere tekrarlıyordu”.1

Bir başka rivayette ise şöyle demiştir:
اكْلَفُوا مِنَ الْعَمَلِ مَا تُطِيقُونَ، فَإِنَّ اللَّهَ لا يَمَلُّ، حَتَّى تَمَلُّوا، وَإِنَّ أَحَبَّ الْعَمَلِ إِلَى اللَّهِ أَدْوَمُهُ، وَإِنْ قَلَّ
“Gücünüzün yettiği ameli / işi üstlenin. Siz usansanız da Allah usanmaz. Muhakkak ki Allah’a en sevimli amel az da olsa devamlı olanıdır.”2

Bir başka hadiste ise, yaşamın her halinde iktisadlı olmanın yani iktisadî düşünce ile amel etmenin önemine şu şekilde dikkat çekmiştir:

مَا أَحْسَنَ الْقَصْدَ فِي الْغِنَى، وَأَحْسَنَ الْقَصْدَ فِي الْفَقْرِ، وَأَحْسَنَ الْقَصْدَ فِي الْعِبَادَةِ
“Zenginlikte iktisad ne iyi şeydir! Fakirlikte iktisad ne iyi şeydir! İbadette iktisad ne iyi şeydir!”3

Allah’a yaptığı duasında da şöyle demiştir;
وَأَسْأَلُكَ الْقَصْدَ فِي الْفَقْرِ وَالْغِنَى
“Senden fakirlikte ve zenginlikte iktisadı (nasip etmeni) istiyorum.”4

Bir başka rivayette şöyle buyurmuştur:
الاقْتِصَادُ فِي النَّفَقَةِ نِصْفُ الْمَعِيشَةِ، وَالتَّوَدُّدُ إِلَى النَّاسِ نِصْفُ الْعَقْلِ، وَحُسْنُ السُّؤَالِ نِصْفُ الْعِلْمِ
“Nafakada / harcamada iktisad yapmak geçimin yarısıdır. İnsanlara sevecen yaklaşım aklın yarısıdır. Güzel soru ise ilmin yarısıdır.”5

الاقْتِصَادُ نِصْفُ الْعَيْشِ “İktisad geçimin yarısıdır.”6

ثَلَاثٌ مُهْلِكَاتٌ: شُحٌّ مُطَاعٌ، وَهَوًى مُتَّبَعٌ، وَإِعْجَابُ الْمَرْءِ بِنَفْسِهِ، وَثَلَاثٌ مُنْجِيَاتٌ: الاقْتِصَادُ فِي الْغِنَى وَالْفَاقَةِ، وَمَخَافَةُ اللَّهِ فِي السِّرِّ وَالْعَلَانِيَةِ , وَالْعَدْلُ فِي الرِّضَى وَالْغَضَبِ
“Üç şey helak edicidir: Boyun eğilen cimrilik, itaat edilen heva-heves, kişinin kendisiyle övünmesi. Üç şey de kurtarıcıdır: Zenginlikte ve yoksullukta iktisad, gizli ve açıkta Allah korkusu, hoşnutluk ve kızgınlıkta adalet.”7

مَا عَالَ مَنِ اقْتَصَدَ “İktisadlı davranan kişi yoksullaşmaz.”8

إِنَّ مِنَ السَّرَفِ، أَنْ تَأْكُلَ كُلَّ مَا اشْتَهَيْتَ “Her iştah duyduğunu yemen israftandır.”9

Mugire b. Şube den rivayet edildiğine göre; Resulullah Sallalahu Aleyhi Vesellem malı boş yere harcamaktan şu şekilde nehyetti:

إِنَّ اللَّهَ كَرِهَ لَكُمْ ثَلاَثًا: قِيلَ وَقَالَ، وَإِضَاعَةَ المَالِ، وَكَثْرَةَ السُّؤَالِ
“Allah size şu üç hususu kerih kıldı; Dedi-kodu, malın zayi edilmesi ve isteğin
çoğaltılması.”10

Mal ve servetleri elde etmekte de iktisadlı olmak istenilmiştir. Nitekim Resul Sallalahu Aleyhi Vesellem şöyle demiştir:

أَجْمِلُوا فِي طَلَبِ الدُّنْيَا، فَإِنَّ كُلًّا مُيَسَّرٌ لِمَا خُلِقَ لَهُ
“Dünyayı istemede güzel davranın. Herşey ne için yaratıldı ise ona
kolaylaştırlmıştır.”11

İbn Mâce bu hadis بَابُ الاقْتِصَادِ فِي طَلَبِ الْمَعِيشَةِ “Geçim aramakta iktisad” başlığı altında almıştır.

Yani tüketimde olduğu gibi üretimde de iktisadî düşünce ile amel edilmesi istenilmiştir. Üretimde iktisadî düşünce; belirli bir işi mümkün olduuğ kadar az para, emek, mal. zaman harcamak süreti ile mümkün olan en yüksek sonuç yani verim ve kalite ile bitirmeyi hedefleyerek düşünmektir. Ayrıca faydasız şeyleri üretmemektir. Yani sırf tüketim için üretim değildir.

Yukarıda zikredilen naslardan da görüldüğü gibi Kur’an ve sünnet iktisadî düşünme ile hareket edilmesini emretmektedir. Ancak günümüzde insanların kahir ekseriyeti iktisadî düşünme ile hareket etmek yerine çağdaş tağutlar olan kapitalist devletler-şirketlerin telkin ve çeşitli faaliyetleri neticesinde hayata hedonizm / zevk merkezli bakarak hayatı sadece zevklenmekten ibaret görüyorlar. Sonra akıllarına değil de zevklerine hitap eden ve yönlendiren telkinler ve reklamlar ile birer tüketim çılgınları haline geliyorlar. Sonra da çılgınca tüketmek için çılgınca üretiyorlar.!. Tüketim de üretim de insanların ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade salt zevklerini tatmin için olmaktadır. Üretilen ve tüketilen malların kâhir ekseriyeti insanların ihtiyacı değildir. İnsanların yaşantısına huzur, refah, sağlık, temizlik ve esenlik açısından çok katkıları da yoktur. Bilakis bu tüketim çılgınlığı ve üretim hırsı insan hayatını, sıkıntılı bir yaşama dönüştürüyor. İnsanlar üretim ve tüketim dürtülerinin peşinde koşuşturarak stres, depresyon ve çeşitli hastalıkların kıskacında yaşamaktadırlar.

Diğer taraftan üretilen malların çoğunluğu çevreyi kirleten çöp oluyor. Öyleki yeryüzü insanlığın geleceğini tehdid eden çeşitli çöplerle dolu çöplüğe dönüştü. Bu gereksiz üretim çılgınlığı için gereksiz yere enerji tüketilmekte ve bu enerjilerin harcanması ile de çevrede yani atmosferde, toprakta, suda kirlenmeler olmaktadır. Bu kirlenmeler iklim değişikliklerine sebep olacak boyutlara ulaşmıştır.

-Hava kirlenmiştir.
-Toprak kirlenmiştir.
-Su kirlenmiştir.
-Gıda kirlenmiştir.

Bu dört unsur hayatın temel dinamikleridir. Bu da yeryüzündeki ifsadın / kirliliğin ulaştığı boyutun tehlikelerini göstermektedir. Başta çağdaş tağutlar olan kapitalist devletlerin-şirketlerin yöneticileri, sözde liderler ve onların peşinden sürü psikolojisi ile gidenler; zevkleri uğruna şımarık, bencil israf, savurganlık yaparken, öte tarafta milyonlarca insan açlıktan ölürken onlara yardım yapmak hususunda da cimrilik / pintilik yapmaktadırlar. Böylece Şeytanların ihvanı yani yoldaşları olarak tüm dünyayı kirletmektedirler. Dünyanın bu pislikten kurtulması iktisadî düşünme ile amel etmeye bağlıdır.

Yeryüzünün ifsad olmasından yani kirlenmesinden ve insanlığın geleceğinin böylesi büyük bir tehlikeye maruz kalmasından çağdaş tagutlar olan kapitalist devletlerin-şirketlerin sahipleri ve yahudiler olduğu kadar bu vahim durum karşısında evrensel sorumluluklarını yerine getirmeyen müslümanlar da sorumludurlar. Onun için müslümanlar bu sorumluluklarının gereğini yerine getirmek için şu işleri yapmalıdırlar ki Allah’ın nusretine / yardımına müstehak olabilsinler:

-Çağdaş tağutların ve hannâsların vesveselerine / telkinlerine kulak vermeyi terk etmelidirler. Onun için de onların telkinleri olan hayata zevk merkezli ve bencil bakışı terk etmelidirler. Baskın fasid kapitalist kültürün etkisinde kalarak dünyanın zinetlerine ve zevklerine göz dikip onların ardına düşmekten vazgeçmelidirler.
-Allah’ın dinini hakim kılmak için ihlas, ihsan ve iktisadi düşünce ile çalışmalıdırlar. Allah’ın dinini hakim kılmanın yolu da İkinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasıdır. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz’in haber verdiği gibi yeryüzünü zulümattan / karanlıklardan nura, kirliliklerden temizliğe, zulümden adalete, fitne ve fesattan esenliğine çıkartacak olan sadece İkinci Raşidi Hilafet Devletidir.
– Çağdaş tağutların ve hannâsların telkin ettiği tüketim kültüründen, alışkanlıklarından vazgeçmelidirler. Tüketim için tüketmek, sırf yeni yada moda olduğu, hoşuna gittiği, canı istediği, hevesi olduğu için alış-veriş yapmak hastalıklarından kurtulmalıdırlar. Bu konularda iktisadi düşünce ile amel etmeyenlere yani kendilerini firenlemeyenlere, çağdaş hannâsların ve tağutların vesveseleri / telkinleri ile nefislerinde oluşan kirli izlerden arınmayanlara Allah Raşidi Hilafet Devleti gibi büyük bir nimet ve emaneti layık görmez..!.

Aslında iktisadî düşünme İslâm’ın hayata bakış açısının da gereğidir. Zira İslâm’a göre hayat, sadece zevklenmek için, eğlenmek için yaratılmamıştır.
-Dünya hayatının boşuna yaratılmadığına,
-yaratılış gayesinin Allah’a kulluk yapmak olduğuna,
-asıl hayatın zevk ve sefa,
-mutluluk yurdunun ahiret hayatında olduğuna,
-onu kazanmak için de dünya hayatında Allah’a kul olma sınavında başarılı olmak gerektiğine vurgu yapılmıştır.
Dünya hayatının zinetlerinden, nimetlerinden ancak bu bilinç çerçevesinde ihtiyaçları karşılayacak kadarı ile faydalanılması gerektiği, yolcu gibi olunması gerektiği belirtilmiştir. Dünya hayatının bir imtihan süresi olduğuna, vurgu yapılmıştır.
İşte dünya hayatına bu bakış, kişiyi iktisadî düşünme ile amel etmeye zorunlu kılmaktadır.

İhtiyaç algılamasında öncelik sıralaması:

İktisadî düşünme ile amel etmekte ihtiyaç algılaması çok önemlidir. İhtiyaç algılamasında şu öncelik sıralaması dikkate alınmalıdır;
–Zaruriyat / zorunlu ihtiyaçlar;
Yani beslenme, soğuk ve sıcaktan koruyan giyisi, barınma, sağlık ihtiyaçları gibi olmazsa olmazlar,
–Haciyat;
Yani yokluğu sıkıntı oluşturan ancak sabredilebilecek türden ihtiyaçlar,
–Tahsinat;
Yani olursa güzel olur fakat olmazsa da olur türden ihtiyaçlar.

-Birinci türden ihtiyaçlara kişinin mali durumu müsait değilse onları borçlanmak yoluyla karşılamaya çalışır.
-İkinci türden ihtiyaçlara mali durum müsait değilse sabredilir, mali durum müsait olunca karşılanır.
-Üçüncü türden ihtiyaçlar ise mali durum müsait ise karşılanır, yada ondan da feragat edip fakirlere, yetimlere sadaka vererek daha büyük bir huzur kaynağına ulaşılır.

İktisadi düşüncenin gereği bu öncelik sıralamasına riayet etmeden amel eden kimseler Allahu Teala’nın belirttiği gibi kınanır duruma düşen savurganlar olurlar.
Mersela; zorunlu ihtiyaç olan bir evi olmayan kimse; kirada oturup çok sınırlı bir geliri olduğu halde;
-sigara içiyorsa,
-gerekmediği halde (haram olmasa dahi) heva-hevesine göre alışverişinden yada
eğlencesinden vazgeçmiyorsa,
-sonra da kirasını ödeyemez duruma düşerek çoluk çocuğunu zor duruma itiyorsa o kişiye merhamet edilmez, bilakis o sorumsuzca davranan kişi “sefih” olmakla vasf edilerek kınanır, ayıplanır. İşte o kişi savurganın ta kendisidir. (İsra: 27, 29)’da belirtildiği gibi Allahu Teala böylesi kişilerden razı değildir..

Bütün bu anlatılanların ışığında iktisadî düşünceyi şu şekilde şematik olarak özetlemek mümkün görülmektedir:

1- Hayata İslâm akidesi doğrultusunda bakamk.
2- Haram alana sapmamak yani israf etmemek.
3- Zorunlu ihtiyaçları karşılmak, farzları yerine getirmek hususunda eli sıkı olmamak yani cimri olmamak.
4- Mübah alanında tercihleri yaparken de zevki / iştahı öncelikli kriter / ölçü yapmamak. Zira yukarıda geçen hadisi şerife göre bu da israftan sayılmıştır
5- İhtiyacı karşılaması bakımında faydayı ölçü yapmak.
6- İhtiyaç algılamasında zaruriyat, haciyat, tahsinat öncelik sıralamasına riayet etmek.
7- Sadece fayda bakımından aynı derecede olan hususlar arasındaki tercihte kişisel zevklere itibar etmek.
8- Başkalarının ihtiyaçlarının karşılanması hususunda da eli bol yani cömert ve yardımsever olmak.

İşte iktisadî düşünce budur. Bununla amel; geçimi dert olmaktan çıkartır, hayatı genişletir. Kanaat zenginliğini ve bereketi yaşatır. Kınanır, ayıplanır duruma düşürmez. Hayatı gereksiz sıkıntılardan, gerilimlerden, bunalımlardan ve gereksiz sorunlardan arındırır. Dünya sevgisinden korur.
İktisadî düşünce ile amel etmek, muktesid / iktisadlı olmak mü’min kişinin ahlakı olmalıdır… Bu ahlaka sahip olanlar nefislerini / kendilerini yani arzularını dizginleyebilirler, yönetebilirler. Kendilerini yönetemeyenler, dağınık, şapsal bir hayat yaşarlar. Böylesi bazı kimselerin; toplumu ve hatta dünyayı değiştirecek olan Yüce İslam Davetini yüklenme iddiası ile ortalıkta dolanmaları ne abes bir durumdur!..

Sözümü Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in şu sözü ve duası ile bitiriyorum:

مَا أَحْسَنَ الْقَصْدَ فِي الْغِنَى، وَأَحْسَنَ الْقَصْدَ فِي الْفَقْرِ، وَأَحْسَنَ الْقَصْدَ فِي الْعِبَادَةِ
“Zenginlikte iktisad ne iyi şeydir! Fakirlikte iktisad ne iyi şeydir! İbadette iktisad ne iyi şeydir!”12

وَأَسْأَلُكَ الْقَصْدَ فِي الْفَقْرِ وَالْغِنَى
“(Allah’ım) Senden fakirlikte ve zenginlikte iktisadı (nasip etmeni) istiyorum…”13
_____________

1-(Ahmed Müsned, İbn mâce: Zühd- 28 no: 4241)
2-(Sünen Ebu Davud)
3-(Müsned El-Bezzâr, Kenz el-Ummâl: 2/7)
4-(Ahmed – Müsned c.4/264, Nesâi – sehv-62)
5-(El-Mu’cemu’l-Evsat, Taberani, Kenz-ül-Ummâl, c.2/12-13)
6-(El-Esbahani)
7-(El-Mu’cemu’l-Evsat)
8-(Müsned ibn Ebi Şeybe, el-Mu’cemu’l Evsat, Taberani).
9-(Ibn Mâce: 3343) (Kütübü Sitte: Hadis no: 1002 cilt.17/sf.426)
10-(Buhari, Muslim, Daremi)
11-(Ibn Mâce: Ticaret: 2)
12-(Müsned El-Bezzâr, Kenz el-Ummâl: 2/7)
13-(Ahmed – Müsned c.4/264, Nesâi – sehv-62)

https://www.islamisite.net/wp-content/uploads/2014/11/dd-1024x768.jpghttps://www.islamisite.net/wp-content/uploads/2014/11/dd-150x150.jpgmuslumangencİSLAMİ BİLGİLERIslamî açıdan iktisadî düşünme ve önemi,islami açıdan iktisadî önemi,İSLAMİ BİLGİLER,İSLAMİ SOHBET
  1-Tanımı ve Önemi: İktisad: “Kıt kaynakları kullanırken insanın davranışlarını ve faaliyetlerinin alacağı şekilleri incelemektir.” diye tarif edildiği gibi şu şekilde de tarif edilmiştir: İktisad: “Kıt kaynakların insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere yönetilmesi bilmidir. Yani ihtiyaçlar ile kaynaklar/imkanlar arasında denge kurma sanatıdır.” İktiasdî sorun; İnsnaların istek ve ihtiyaçları ile bunları karşılamaya elverişli araçlar arasındaki...