islami siteKur’an-ı kerim öğrenmenin (okumanın) ve öğretmenin fazileti Mumsema KUR’AN-I KERİM ÖĞRENMENİN (OKUMANIN) VE ÖĞRETMENİN FAZİLETİ

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Melek Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)’e vahiy yoluy*la indirilmiş, mushaflarda yazılmış, tevâtürle nakledilmiş, okunma*sıyla ibadet olunan, Allah kelâmıdır (sözüdür). Kur’an, sahibinin buyurduğu gibi “rahmettir, şifadır, hidayettir, öğüttür… ” ( Yûnus sûresi, 57. ayet)
“Rahman olan Allah”, insanlığa “Kur’an’ı öğretti”. Kur’anla karanlıklardan aydınlıklara çıktı insanlar. Kur’an, insanlığın kurtuluşu için semavâttan yeryüzüne uzatılan “Allah’ın sağlam ipiydi”. O ipe tutunanlar hem dünyada hem de Ahirette kurtuluşa erdiler. Şeytana, heva ve heveslerine uyarak kendilerinin mutluluğu için uzatılan rahmet ipini, ellerinin tersiyle geri çevirenler ise hüsrana uğradılar. Yaşadıkları yeryüzünü fesat yuvasına çevirdiler ve nice haksızlık ve zulümlere imza attılar. Sonra da bunları insanlığın kurtuluşu için yaptıklarını söylediler. Hem kendilerinin hem de diğer insanların dünya ve ahiret huzuruna engel oldular.
Sözlerin en üstünü ve en güzeli olan Kur’an-ı Kerim, Allah’ın kitabıdır. Kur’an, “hidayet rehberi” olarak gönderilmiş ve bizlere dünyada nasıl bir hayat yaşayacağımızı öğretmek için 23 senede peyderpey indirilmiştir. Peygamberimiz de onu bize okumuş, öğretmiş ve açıklamıştır. Peygamberimiz, hem fert, hem de toplum olarak Kur’an’ın getirdiği ölçülere göre bir hayat yaşamış ve kıyâmete kadar gelecek nesillere canlı bir “Kur’an” örneği olmuştur. Nitekim bir defasında Hazreti Aişe Vâlidemize, Peygamberimizin ahlâkı sorulduğunda “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’an ahlâkıydı.” diye cevap vermiştir.
Gerçek anlamda Müslüman olmak için Kur’an-ı Kerim’in getirdiği ölçüleri öğrenmemiz ve hayatımızda uygulamamız gerekir. Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek, İslam dinini öğrenmektir. Peygamberimiz “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir. “(Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 21) buyurarak bu gerçeği de işaret etmişlerdir. Bu sebeple, Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek, okumak, anlamaya çalışmak ve öğretmek en faziletli amellerdendir. Bir müslümanın Kur’an-ı Kerim’e karşı vazifesini beş maddede özetleyebiliriz :

•Öğrenmek / öğretmek
•Okumak / okutmak
•Okuduğunu anlamak / anlamaya çalışmak
•Anladığını uygulamak / hayatında yaşamak
•Uyguladıklarını başkalarına öğretmek

Kur’an-ı Kerim, insanlığın kurtuluşu için, kulların ihtiyaçları nisbetinde en son gönderilen ve kıyamete kadar da hükmü geçerli olan kitaptır. Bu kitapta Yüce Rabbimizin muhatabı insanlardır. İnsana değer vermiş ve ona seslenmiştir. Kur’an’a inanarak Allah’ın sözlerine kulak verenler Allah’ın samimi kullarıdır. O’nu okumak ve dinlemek başlı başına bir ibadettir. Bunun için namazlarımızda Kur’an okuruz. Bu sebeple namaz geçerli olacak kadar Kur’an’dan bir miktar ezberlemek her müslümana farz-ı ayndır. Kur’an’ı ezberlemek ve onu öğretmek de farz-ı kifayedir. Kur’an’da Rabbimiz kendi sözlerini okuyanları övmüş ve onunla amel edilmesini istemiştir.
Kur’an-ı Kerim okumayla ilgili bazı ayet-i kerimeler şöyledir:

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ
لِيُوَفِّيَهُمْ اُجُورَهُمْ وَيَز۪يدَهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ اِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ

Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir. (Fatır Sûresi, 29-30. ayetler)
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَاِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ اٰيَاتُهُ زَادَتْهُمْ ا۪يمَانًا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
“Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, âyetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler.” (Enfal Sûresi, 2. ayet)
وَرَتِّلِ الْقُرْاٰنَ تَرْت۪يلًا
“…ve Kur’an’ı tertil ile, ağır ağır, güzel güzel oku!” (Müzzemmil Sûresi, 4. ayet)
فَاقْرَؤُۧا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِ
“…(Namazda) Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil Sûresi, 20. ayet)

وَاتْلُ مَاۤ اُوۧحِيَ اِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِه۪ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِه۪ مُلْتَحَدًا
“Rabbinin Kitabı’ndan sana vahyedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın.” (Kehf Sûresi, 27.ayet)
Kur’an-ı Kerim’i öğrenme, okuma ve öğretmenin faziletiyle ilgili hadis kaynaklarımızda çok sayıda hadis-i şerifler vardır. Bu konuyla ilgili hadis kitaplarında müstakil bölümler vardır. Ayrıca müstakil eserler de kaleme alınmıştır.

Kur’an öğrenme, okuma ve öğretmenin faziletiyle ilgili hadis-i şeriflerin bir kısmını birlikte öğrenelim:
1. Kur’an-ı Kerim öğrenen ve öğretenler hayırlı kimselerdir.
“Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 21. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 15; İbni Mâce, Mukaddime 16)

2. Kur’an okuyanlar meleklerle beraberdir.
“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” (Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 13; İbni Mâce, Edeb 52)
3. Kur’an-ı Kerim okumak mü’mine ayrı bir tat ve güzellik verir.
“Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” (Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l-Kur’ân 17, Tevhîd 36; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Edeb 16; Tirmizî, Edeb 79; İbni Mâce, Mukaddime 16)

4. Toplumlar Kur’an-ı Kerim’le yükselir veya alçalır.
“Allah şu Kur’an’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.” (Müslim, Müsâfirîn 269. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 16)

5. Kur’an-ı Kerim’le meşgul olanlara gıpta edilir.
“Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’an verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.” (Buhârî, İlm 15, Zekât 5, Ahkâm 3, Temennî 5, İ’tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266- 268. Ayrıca bk.Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 22)

6. Kur’an-ı Kerim’in okunduğu yere melekler iner.
Bir adam Kehf sûresini okuyordu.Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı. O adamın üzerini bir bulut kapladı ve yaklaşmaya başladı. Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah olunca, adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve bu durumu anlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz:
“O sekînedir; okuduğun için inmiştir” buyurdu. (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 11; Müslim, Müsâfirîn 240)

7. Kur’an-ı Kerim şefaatçi olacaktır.
“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir” (Müslim, Müsâfirîn 252. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned,V, 249, 251 )
8. Kur’an-ı Kerim’den bazı sureler şefaatçi olacaktır.
“Kıyamet gününde Kur’an ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’an ehli kimseler mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’an’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafaa için birbiriyle yarışırlar” (Müslim, Müsâfirîn 253. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 5 )

9. Kur’an-ı Kerim’in her bir harfine on okuma sevabı vardır.
“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”
(Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16 )
10. Kur’an-ı Kerim’den bir miktar bilmemek harap ev gibi olmaktır.
“Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.” (Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân 18. Ayrıca bk. Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 1; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 223)

11. Kur’an-ı Kerim okuyanların Ahirette dereceleri yüksek olacaktır.
“Her zaman Kur’an okuyan kimseye şöyle denecektir: Oku ve yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun gibi burada da tertîl ile oku. Şüphesiz senin merteben, okuduğun âyetin son noktasındadır.” (Ebû Dâvûd, Vitr 20; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 18)

12. Kur’an-ı Kerim’i okuyup onunla amel eden kimse ailesi için şefaatçidir.
“Kim Kur’an’ı okur ve onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul ederse, Allah bu sayede o kimseyi cennetine sokar. O kişi de kendi ailesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat eder” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 13; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 148).

13. Kur’an-ı Kerim hatmi bitince diğer bir hatme başlanmalıdır.
Bir adam Peygamberimize :
“Yâ Râsûlallah! Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir? diye sordu. Peygamberimiz :
“Konup göçendir.” buyurdular. Adam :
“Konup göçen nedir? diye sordu. Peygamberimiz :
“Kur’an-ı Kerim’i başından sonuna kadar okuyup hatmedince hemen yeni bir hatime başalayandır.” buyurdular. (Şerhu Sahîhi’t-Tirmizî, XI, 66)

14. Kur’an-ı Kerim’den bir ayet öğrenmek nafile namazdan efdaldir.
Bir defasında Peygamber Efendimiz, Sahabe-i Kiram’dan Ebû Zer (r.a)’e şöyle buyurdular :
“Ey Ebû Zer! Allah’ın kitabından bir ayet öğrenmek için sabahleyin evinden erken çıkman, yüz rekat (nafile) namaz kılmandan daha hayırlıdır.” (İbn Mâce, Sunen, I, 79.)

15. Kur’an okumak evlerimizi nurlandırır.
“Evlerinizi namaz ve Kur’an kıraati ile nurlandırınız. (Feyzu’l-Kadîr Şerhu Câmiu’s-Sagîr,VI, 290.)

16. Kur’an okumak kalplerin cilasıdır.
Bir defasında Peygamberimiz:
“Kalpler de demirin paslandığı gibi paslanır.” buyurdular. Bunun üzerine :
“Onun cilası nedir, Yâ Rasûlallah!” denildi. Peygamber Efendimiz de :
“Kur’an okumak ve ölümü hatırlamaktır.” buyurdular. (Nihâyetü’l-Kavlu’l-Müfîd, s. 251.)

17. Kur’an ehli mü’minler, Allah’ın has kullarıdır.
Enes b. Malik’den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz :
“İnsanlardan Allah ehli olanlar vardır.” buyurdular. Sahabe-i Kiram :
“Onlar kimlerdir Yâ Rasûlallah!” dediler. Peygamberimiz :
“Onlar Kur’an ehli kimselerdir. Onlar Allah ehli ve O’nun has (kullarıdır).” buyurdular. (Sünen-i İbn Mâce, I, 78.)

18. Kur’an-ı Kerim’i okuyup onunla amel edenlerin kıyamet günü anne ve babasına taç giydirilir.
“Kim Kur’an okur ve ondaki (hükümlerle) amel ederse kıyamet gününde onun anne ve babasına taç giydirilir. O tâcın ışığı dünya evlerindeki güneşin ışığından daha güzeldir. Buna göre Kur’anla amel edenin durumunu siz düşünün…” (Sünen-i Ebû Dâvûd, I, 355).

19. Kur’an hafızları ümmetin şereflileridir.
“Ümmetimin en şereflileri hamele-i kur’an olanlardır. (Onu ezberleyip gereği gibi amel edenlerdir). (Feyzu’l-Kadîr, I, 522)

20. Kur’an-ı Kerim’i okumak ve okutmak Peygamber tavsiyesidir.
“Kur’an’ı öğrenin, okuyun ve okutun” (Sahîhu’t-Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an, 2)

21. Kur’an-ı Kerim sözlerin en üstünü ve hayırlısıdır.
“Kur’an Allah’tan başka her şeyden üstündür. Kur’an’ın diğer sözlere olan üstünlüğü, Allah Azze ve Celle’ nin yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir.“ (Şerhu Sahîhu’t-Tirmizî, XI, 47; Mişkâtu’l-Mesâbîh, I, 660)
“Sözün en hayırlısı, Allah’ın kitabıdır.“ (Buharî Edep, 70)
22. Kur’an-ı Kerim hüzünle okunmalıdır.
“Muhakkak bu Kur’an hüzünle inmiştir. O’nu okududuğunuz zaman ağlayınız. Eğer ağlayamazsanız, ağlayımsı okuyunuz.“ (Sünen İbn Mâce, I, 424).

23. Kur’anla meşgul olanlar maddî ve manevî lutfa nail olurlar.
Peygamber Efendimiz, Allah Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
“Kimi Kur’an-ı Kerim ve benim zikrim benden bir dilekte bulunmaktan alıkoyorsa (Kur’anla ve zikrimle meşgul olurken dua etmeye dahi fırsat bulamazsa) onlara benden isteyenlerden daha iyisini veririm. Allah kelâmının diğer sözlere üstünlüğü, Allah’ın mahlukatına olan üstünlüğü gibidir.“ (Tirmizi)

24. Kur’an-ı Kerim’in okunmazsa hafızalardan çıkması çok çabuk olur.
“Şu Kur’an’ı hâfızanızda korumaya özen gösteriniz. Muhammed’in canını kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Kur’an’ın hâfızadan çıkıp kaçması, bağlı devenin ipinden boşanıp kaçmasından daha hızlıdır.” (Buhârî, Fazâilü’l-Kur’ân 23; Müslim, Müsâfirîn 231)

25. Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen devamlı tekrar etmelidir.
“Kur’an hâfızı, bağlı devenin sâhibine benzer. Deve sahibi devesini sürekli gözetirse elinde tutar. Eğer onunla ilgilenmezse kaçıp gider.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 23; Müslim, Müsâfirîn 226. Ayrıca bk. Nesâî, İftitâh 37)

26. Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’in güzel sesle teganni yapılarak okunmasını sever.
“Allah, güzel sesli bir peygamberin, Kur’an’ı tegannî ile yüksek sesle okumasından hoşnut olduğu kadar hiçbir şeyden hoşnut olmamıştır” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 19; Tevhîd 32; Müslim, Müsâfirîn 232-234. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Vitr 20; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 17; Nesâî, İftitâh 83)

27. Okunan ayetlerle amel edilmeldir.
Bir hadis-i şerifte okudukları Kur’anla amel etmeyenleri peygamberimiz şöyle haber vermektedir:
“Onlar Kur’an okurlar, (fakat okudukları Kur’an) boğazlarından aşağıya geçmez.” (Buharî, VI,115)

28. Kur’an-ı Kerim gönül huzuru ve samimiyetle okunmalıdır.
“Kur’an’la kalpleriniz (birleştikçe) ülfet edip ısındığı müddetçe okuyunuz. Kalben O’ndan ayrıldığınızda okumayı bırakınız).” (Buhari, IV, 114)

29. Kur’an-ı Kerim okurken ses güzelleştirilmeye çalışılmalıdır.
“Kur’an’ı sesinizle süsleyiniz.” (Buhari, IV, 107; Müslim,I, 545)

30. Fatiha Sûresi’nin fazileti çok büyüktür.
Ebû Saîd Râfi‘ İbni Muallâ radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
– ”Mescidden çıkmazdan önce sana Kur’an’daki en büyük sûreyi öğreteyim mi?” buyurdu ve elimi tuttu. Çıkmak istediğimizde ben:
–Yâ Resûlallah! Bana Kur’an’daki en büyük sûreyi sana öğreteyim mi demiştiniz? dedim. Bunun üzerine:
– ”Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn’dir. O seb’ul-mesânîdir; bana verilen Kur’ân-ı Azîmdir” buyurdular. (Buhârî, Tefsîr 1; Fezâilü’l-Kur’ân 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitr 15; Nesâî, İftitâh 26; İbni Mâce, Edeb 52 )

31. İhlas Sûresi’ni okumak Kur’an-ı Kerim’in üçte birini okumaya denktir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kul hüvallahü ahad” sûresi hakkında şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz bir gecede Kur’an’ın üçte birini okumaktan âciz mi kalıyor?” Bu onlara gerçekten zor geldi ve:
–Buna hangimizin gücü yeter ki, yâ Resûlallah! dediler. Bunun üzerine Efendimiz:
“Kul hüvellahü ahad Allahü’s-samed, Kur’an’ın üçte biridir” buyurdular. (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 13. Ayrıca bk. Müslim, Müsâfirîn 259; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 11 )
“Canımı gücü ve kudretiyle elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, o sûre Kur’an’ın üçte birine denktir” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 13 )
“Şüphesiz ki o sûre Kur’an’ın üçte birine denktir” (Müslim, Müsâfirîn 261 )

32. İhlas Suresini çok sevmek ve okumak gereği gibi amel etmek cennete girmeye sebeptir.
Bir adam:
–Ben şu “kul hüvellahü ahad” sûresini seviyorum, dedi. Peygamberimiz:
“Şüphesiz ki onun sevgisi seni cennete sokar” buyurdular. (Buhârî, Ezân 106. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 11)

33. Felak ve Nâs surelerini okumak büyük sevap kazandırır.
“Bu gece indirilen âyetleri görmedin mi? Onların benzerleri asla görülmemiştir: Kul eûzü birabbi’l-felak ve kul eûzü birabbi’n-nâs.” (Müslim, Müsâfirîn 264. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 12 )

34. Mülk Sûresi de kendisini okuyana şefaat eder.
“Kur’an’da otuz ayetten ibaret bir sûre bir adama şefaat etti; neticede o kişi bağışlandı. O sûre: Tebârekellezî biyedihi’l-mülk’dür.” (Ebû Dâvud, Salât 327; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 9. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 52 )

35. Bakara Sûresi son iki ayeti okumak çok faziletlidir.
“Bakara sûresinin sonundan iki âyeti geceleyin okuyan kimseye bunlar yeter.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 10, 27, 34; Müslim, Müsâfirîn 255. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Ramazan 9; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 4; İbni Mâce, İkâmet 183)

36. İçinde Bakara Sûresi okunan evden şeytanlar kaçar.
“Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.” (Müslim, Müsâfirîn 212. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 2)

37. Âyete’l-Kürsî en büyük ayetlerin başında gelir.
Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Ey Ebü’l-Münzir! Allah’ın kitabından ezberinde bulunan âyetlerden hangisinin daha büyük olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Ben:
–Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyu’l-kayyûm, dedim. Bu cevabım üzerine elini göğsüme vurdu ve:
– “İlim sana mübarek olsun, ey Ebü’l-Münzir” buyurdu. (Müslim, Müsâfirîn 258)

38. Kehf Sûresi’nin başından veya sonundan bir bölüm ezberleyip devamlı okumak decal fitnesi için kalkandır.
“Kehf sûresi’nin başından on âyet ezberleyen kimse deccâlden korunmuş olur.”
Bir rivayette: “Kehf sûresi’nin sonundan” buyurulmuştur. (Müslim, Müsâfirîn, 257. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Melâhim 14; Tirmizî, Fezâilu’l-Kur’ân 6 )

39. Fatiha ve Bakara Sûreleri iki büyük nurdur.
Abdullah ibni Abbas’ın rivayet etmiştir. Bir keresinde Cebrâil aleyhisselâm Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oturmakta iken, Resûl-i Ekrem yukarı taraftan kapı gıcırtısına benzer bir ses işitti ve başını kaldırdı. Cebrâil:
– Bu, şimdiye kadar hiçbir şekilde açılmayıp sadece bugün açılan bir gök kapısıdır, dedi. Peşinden o kapıdan bir melek indi. Bunun üzerine Cebrâil:
– Bu, yeryüzüne inen bir melektir. Bugüne kadar hiç inmemişti, dedi. Melek selâm verdi ve Peygamberimiz’e şöyle dedi:
– Müjde! Sana, senden önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nur verildi. Biri Fâtiha sûresi, diğeri Bakara sûresi’nin son âyetleri. Bunlardan okuyacağın her harfe karşılık sana sevap ve ecir verilir. (Müslim, Müsâfirîn 254. Ayrıca bk. Nesâî, İftitâh 25 )

40. Kur’an-ı Kerim’i okuyup ders olarak mütalaa edenleri rahmet kaplar ve üzerlerine nur iner.
“Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.” (Müslim, Zikr 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitr 14; Tirmizî, Kırâat 12; İbni Mâce, Mukaddime 17 )

41. Öğrenilen Kur’an-ı Kerim’i unutulmasından Allah Teâlâ hoşnut olmaz.
“Kur’an’I okuyan sonar da O’nu unutan bir kimse kıyamet günü Allah Teâlâ’nın huzuruna cüzzam hastalığına yakalanmış olarak çıkar.” (Sunen-i Ebû Dâvûd, I, 339)
“Ümmetimin bütün ecirleri bana gösterildi. Bir kimsenin mescidden atmak için çıkardığı çerçöp de buna dahildi. Ümmetimin günahları da bana gösterildi. (Bunlar içerisinde) Kur’an’dan bir sure veya ayet kendisine verilip de onu unutan kimsenin günahından daha büyüğünü görmedim.” (Şerhu Sahîhu’t-Tirmizî, XI, 37, et-Tibyân Fî âdâb-ı Hameleti’l-Kur’an, s. 36)

KUR'AN-I KERİMislam,İSLAMİ SOHBET,KUR'AN-I KERİM,Kur’an-ı kerim öğrenmenin (okumanın) ve öğretmenin fazileti,Kur’an-ı kerim öğrenmenin okumanın fazileti
Kur’an-ı kerim öğrenmenin (okumanın) ve öğretmenin fazileti Mumsema KUR’AN-I KERİM ÖĞRENMENİN (OKUMANIN) VE ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim, Melek Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)’e vahiy yoluy*la indirilmiş, mushaflarda yazılmış, tevâtürle nakledilmiş, okunma*sıyla ibadet olunan, Allah kelâmıdır (sözüdür). Kur'an, sahibinin buyurduğu gibi 'rahmettir, şifadır, hidayettir, öğüttür... ' ( Yûnus...