Fadâle İbnu Ubeyd (radıyallâhu anh) anlatıyor:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) s.a.v  dua eden bir adamın, dua sırasında
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’e salat ve selam okumadığını görmüştü.

Hemen:

Bu kimse acele etti”

buyurdu.:

Sonra adamı çağırıp

“Biriniz dua ederken, Allahu Teâlâ’ya hamd u senâ ederek başlasın,
sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’e salât okusun,
sonra da dilediğini istesin” buyurdu.”

Tirmizî, Daavat 66,(3473, 3475); Ebû Dâvud, Salât 358, (1481); Nesâî, Sehv 48, (3, 44).

Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Dua sema ile arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allah’a yükselmez.
(Beni hayvanına binen yolcunun maşrabası yerine tutmayın.
Bana, duanızın başında, ortasında ve sonunda salât okuyun.)”

Tirmizî, Salât 352, (486).

Hz. İbnu. Mes’ud (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm),
Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer (radıyallâhu anhümâ) beraber otururlarken ben namaz kılıyordum.
(Namazı bitirip) oturunca, Allah’a sena ile zikretmeye başladım ve arkasından
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a salât okuyarak devam ettim.
Sonra kendim. için duada bulundum.
(Bu tarzımı beğenmiş olacak ki) Hz. Peygaınber (aleyhissalâtu vesselâm);

“İşte!.İstediğin veriliyor. İşte! İstediğin veriliyor” dedi.”

Tirmizî, Cum’a 64, (593).

Hz. Übeyy İbnu Ka’b (radıyallâhu anh) anlatıyor:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) birisine dua edeceği vakit önce kendisine dua ederek başlardı.”

Tirmizî, Daavât, 10, (3382).

Ebû Müsabbih el-Makrâî, Ebû Züheyr en-Nümeyrî (radıyallahu anh)’den naklen anlatıyor:
“Bir gece Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraber çıktık.,
Derken bir adama rastlatdık.
Sual (ve Allah’tan talep) hususunda çok ısrarlı idi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu dinlemek üzere durakladı. Ve:

“Eğer (duayı) sonlandırırsa vâcib oldu!” buyurdu. Kendisine:

“Ne ile sonlandırırsa ey Allah’ın Resûlü!” denildi.

“Amin ile” dedi, uzaklaştı. Adama:

“Ey filan! duanı âminle tamamla ve de gözün aydın olsun!” dedi.”

Ebû Dâvud, Salât 172, (938).

Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Sizden biri dua edince
“Ya Rabb! Dilersen beni affet!
Ya Rabb dilersen bana rahmet et!” demesin.
Bilâkis, azimle (kesin bir üslubla) istesin,
zira Allah Teâlâ Hazretleri’ni kimse icbâr edemez. ”

Buhârî, Daavât 21, Tevhîd 31; Müslim, Zikr 7, (2678-79); Muvatta, Kur’an 28 (1, 213); Tirmizî, Daavât 79 (3492); Ebû Dâvud, Salât 358, (1483); İbnu Mâce, Dua 8, (3854).

Ebû Musâ (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Bir sefere (Hayber Seferi) çıkmıştık.
Halk (yolda, bir ara) yüksek sesle tekbir getirmeye başladı.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) (müdahele ederek):

“Nefislerinize karşı merhametli olun.
Zîra sizler, sağır birisine hitàb etmiyorsunuz,
muhâtabınız gâib de değil.
Sizler gören,
işiten, (nerede olsanız) sizinle olan bir Zât’a, Allah’a hitab ediyorsunuz.
Dua ettiğiniz Zât, her birirıize, bineğinin boynundan daha yakındır” dedi.”

Buhârî, Daavât 50, 67, Cihâd 131, Meğâzî 38, Kader 7, Tevhîd 9; Müslim, Zikr 44, (2704);Tirmizî, Daavât 3, 59, (3371, 3457); Ebû Dâvud, Salât 361. (1526,1527.1528).

Hz. Muâz (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm),
bir kimsenin: “Ya Rabbi, senden nimetin kemâlini taleb ediyorum” dediğini işitmişti. Sordu:

“Nimetin kemâli nedir?”

“Bu bir duadır, onunla dua edip, onunla hayır (çok mal) ümîd ettim” dedi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)

“Sordum, zîra, nimetin kemâli cennete girmektir, ateşten kurtulmaktır” dedi.
Bir başkasının da şöyle dediğini işitti:

“Ey celâl ve ikrâb sâhibi Rabbim!” hemen şunu söyledi:

“Duana icâbet edilmiştir, (ne arzu ediyorsan) durma iste”
Derken ,bir başkasının:

“Ya Rabbi senden sabır istiyorum!” dediğini işitmişti, ona da:
“Allah’tan bela istedin, afiyet de iste!” dedi.

Tirmizî, Daavât 99, (3524).

Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı.”

Ebû Dâvud, Salât 358, (1482).

Hz. İbnu Mes’ud (radıyallâhu anh) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) duayı üç kere yapmaktan,
istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı.”

Ebû Dâvud, Salât 361, (1524).

islami site, islami sohbet, dini sohbet, islami Radyo, Maltepe pazarıhttps://www.islamisite.net/wp-content/uploads/2018/10/Salavat-Nedir-Salavat-Nasıl-Getirilir.pnghttps://www.islamisite.net/wp-content/uploads/2018/10/Salavat-Nedir-Salavat-Nasıl-Getirilir-150x150.pngmuslumangencİSLAMİ SOHBETdini sohbet,Dua,Dua nın Keyfi,Dua nın Keyfiyeti,islami radyo,islami site,İSLAMİ SOHBET,Maltepe pazarı
Fadâle İbnu Ubeyd (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) s.a.v  dua eden bir adamın, dua sırasında Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e salat ve selam okumadığını görmüştü. Hemen: Bu kimse acele etti' buyurdu.: Sonra adamı çağırıp 'Biriniz dua ederken, Allahu Teâlâ'ya hamd u senâ ederek başlasın, sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e salât okusun, sonra da dilediğini istesin' buyurdu.' Tirmizî, Daavat 66,(3473,...